Hadice-tül Kübriya ananın hayatı...
Hadice-tül Kübriya ananın hayatı...
Babası: Abduluzza bin Hüveylid
Annesi: Fatıma bint Zaid
Lakabı: Kübra
Doğum yeri ve tarihi: Mekke-Miladi 555
Şehadet yeri ve tarihi: Mekke-Miladi 620
Kabrinin bulunduğu yer: Mekke
Yaşı: 65
Çocukları: Hz.Muhammed Mustafa ve Hadice-tül Kübriya ananın bu evliliklerinden dört kız ve iki erkek çocuk olmak üzere altı çocuğu doğmuştur. Seyyide Fatma-tüz Zehra ana haricinden diğer çocukları, genç yaşta Hakk’a yürümüşlerdir.
Hadice-tül Kübriya ananın, Mekke’de doğup büyüyen ve yaşamını da Mekke’de sürdüren genç bir dul kadınmış. Kureyş kabilesindendir. Yaşadığı toplum ve zaman itibariyle insan tarihinde kadına; değer verilmeyen, hiçe sayılan, meta yerine konulan, ikinci sınıf insanı olarak görülen en kötü dönemmiş.
Çünkü o dönemlerde Mekke’de kız çocuğu, ailesi için uğursuzluk kaynağı olarak görülmüştür. Kız çocuğu olarak doğan bir bebek ise, diri diri toprağa gömüldükleri gibi, aynı zamanda insanlık adına bu iğrenç adetleriyle, hareketleriyle de övünüyorlarmış.
Arapların bu iğrenç adetlerine kurban olmayıpta kurtulan genç kızlar ise, iradeleri dışında evlendiriliyorlarmış. Dul kadınlar ise, erkekler tarafından kolaylıkla kendi cinsel çıkarları için kullanılıyorlarmış. Özetlersek Kadın; Ezilen, satılan, sömürülen, işkence gören, istismar edilen, insani değerlerden mahrum bırakılan bir meta parçası olarak algılanmıştır.
Ömer bin Hattab, kızlarını diri diri toprağa gömenlerden biridir. Fakat ne hikmetse Ehli Sünnet toplumu bu konudan hiç bahis etmemektedir.
Böylesi bir toplum anlayışı ve örf-adetin hakim olduğu ortamda yaşam mücadelesi veren Hadice-tül Kübriya ana; güzelliği, variyeti, aklı, ahlakı, edep erkanı ile Arabistan’da hatırı sayılacak şöhreti olan bir hanımefendi imiş. Dolayısıyla her taraftan kendisine talip olan ve rağbet eden pek çok kimseler varmış. Rivayete göre Hadice-tül Kübriya ana gördüğü bir rüya gereği, kimseye iltifat etmemiştir.
Ilmi, aklı, variyeti ve şerefli bir kişiliğe sahip olan Hadice-tül Kübriya ana, ticaret ile uğraşan devrin büyük tüccarlarındandır. Himayesinde çalışan memurları, katipleri ve köleleri varmış. Güvenli bulduğu şahıslarla birlikte ortak ticaret yaparmış. Ikinci eşitinin Hakk’a yürümesinden sonra kendi adına ticaret yapacak güvenilir birini görevlendirmeyi prensip edinmiştir.
Tanıdıklarının tavsiyesi üzerine, çevresinde üstün ahlak sahibi ve aynı zamanda“emin“ güvenilir bir genç olarak bilinen Hz.Muhammed Mustafa‘yla ortaklık anlaşması yapmıştır. Ortaklık anlaşmasından sonra kölesi Meysere’yi de Hz.Muhammed Mustafa‘nın hizmetine vererek Şam seferine gidecek olan kervandan sorumlu kılmıştır.
Şam ticaret seferi, üç ay sürmüştür. Bu sefer esnasında Hz.Muhammed Mustafa‘nın şahsında görülmemiş, şaşkınlık yaratıcı, olağanüstü haller görülmüştür. Bu yolculukta, O’nu gölgeleyen bir bulutun ve kuş şekline giren iki meleğin üzerinde sürekli bulunması, altına oturduğu kuru ağacın yeşillenmesi gibi haller görülmüştür. Kölesi Meysre sefer dönüşü Hadice-tül Kübriya anaya, Hz.Muhammed Mustafa‘nın bu hallerini tek tek anlatmıştır.
Hadice-tül Kübriya anaya anlatılanlar, mallarını satmak üzere teslim ettiği Hz.Muhammed Mustafa’nın bereketiyle iyi kar etmesi ve bunlardan ziyade kervanı karşıladığında, Hz.Muhammed Mustafa’yı gözekleyen iki meleği bizzat kendisi görmesinden çok etkilenmiştir. Daha önce gördüğü bir rüyasında gökten inen “ay”ın, koynuna girip kollarının altından çıkarak bütün alemi aydınlatması imiş.
Hadice-tül Kübriya ana, olağan üstü bu halleri, putlara tapmayıp Hıristiyan olan, Tevrat ve Incil’i okuyabilen, bölgenin iyi tanınmış şair ve bilginlerinden amcasıoğlu Varaka bin Nevfel’e anlatı. Varaka; “Ahir zaman peygamberi vücuda gelmiştir. Sen O’nun hanımı olacaksın, senin zamanında O’na vahy gelecek ve O’nun dini bütün alemi dolduracakdır. Sen ise O’na, ilk iman eden olacaksın. Bu söylediklerinden anlaşılıyor ki, şüphesiz Muhammed bu ümmetin peygamberi olacak. Ben, bu ümmetten bir peygamber çıkacağını zaten biliyordum ve onu bekliyordum. Bu zaman O’nun zamanıdır” deyince Hadice-tül Kübriya ananın sevgi ve itimadı daha da artmıştır. Özüyle sözü bir olan ve güzel ahlağı sebebiyle Hz.Muhammed Mustafa’ya hayran kalmış ve kendisine evlilik teklif etmiştir.
Hz.Muhammed Mustafa, aldığı bu teklifi ailesinin büyükleri olan amcalarına götürmüştür. Amcası Ebu Talip, kardeşleri ve Hz.Muhammed Mustafa‘yla birlikte Hadice-tül Kübriya ananın evine gidip orda yapılan toplantıda Hadice-tül Kübriya ananın amcası Amr bin Esed’den yegeni Muhammed Mustafa için Hadice-tül Kübriya anaya talip olduğunu söyler. Iki tarafın elçileri Hz.Muhammed Mustafa ve Hadice-tül Kübriya ananın evlenmesini kararlaştırmışlar. Nikah erkanında Hadice-tül Kübriya ananın evinde yapılmıştır.
Hz.Muhammed Mustafa ve Hadice-tül Kübriya ananın bu evliliklerinden dört kız ve iki erkek çocuk olmak üzere altı çocuğu dünyaya gelmiştir.
Kızlarının isimleri; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fatma.
Erkek çocuklarının isimleri ise; Kasım ve Abdullah‘dır. Seyyide Fatma-tüz Zehra ana haricinden diğer çocuklar genç yaşta Hakk’a yürümüşlerdir. Son erkek çocuğu olan Abdullah da Hakk’a yürüyünce, As bin Vail “Muhammed ebter oldu” yani soyu kesildi deyince, Allah, “Kevser süresi” göndererek, As bin Vail’e cevap vermiştir.
Hz.Muhammed; “Her annenin oğlu için kendilerine mensup olacağı bir asabe(Baba soy tarafı) vardır. Fatımanın iki oğlu bundan müstesnadır; çünkü ben onların velisi ve asabesiyim (soyumdanlar) buyurmuş ve neslinin Fatıma Ana’nın çocukları Imam Hasan ve Imam Hüseyin’den devam edeceğini belirtmiştir.
Hz.Muhammed Mustafa ve Hadice-tül Kübriya ananın evlilikleri; Mutlu ve uyum içinde geçmiştir. Hadice-tül Kübriya ana, Hz.Muhammed Mustafa‘ya; Iyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir danışman ve Hz.Muhammed Mustafa’nın peygamberliğini ilk kabul eden kadın ünvanına da sahip olmuştur. Hz.Muhammed Mustafa’yı, hiç bir zaman yanlız bırakmamıştır.
Hz.Muhammed Mustafa’nın, Hadice-tül Kübriya anayla evlenmesiyle maddi ve manevi durumu da değişmiştir. Durumu iyi olan ve orta tabakalı bir yaşama sahip olur. Zenginleşmeye doğru giden Hz.Muhammed Mustafa, buna rağmen kendi hayatından memnun kalmamıştır.
Bu iki yüzlü çirkin toplumdan ve yaşamdan uzak dağların, tabiatın sesizliğini tercih edip dağlara çekilmiştir. 15 yıl boyunca nefsiyle mücadele ettikten sonra, 610 yılında Hira dağına geri çekilip, kendini ibadete vermiştir. Bir gece, meleklerce sarılır ve gayıpten bir ses gelir ve kendisine hüküm edilir. Gayipten gelen ses buyurmuş ki, inananlara anlat. Hz.Muhammed Mustafa, ter kan içinde, neyi anlatayım? diye cevap vermiştir. Hz.Muhammed Mustafa, meleklerce sıkıştırılır ve kalbine şu cümleler kazılır. „Insanlara anlat, insanların Allah tarafından yaratıldıklarını anlat, Yüceliğinden bahis et. Sana ayan olanları, kulağına anlatılanları anlat“.
Hz.Muhammed Mustafa, olan bitenlerin karşısında büyük bir heyecana kapılır ve korkudan yüreği titreyerek evine dönmüştür. Başından geçenleri Hadice-tül Kübriya anaya anlattıktan sonra, “Bana ne oluyor Hadice?” diyerek kendisinden korktuğunu söylemiştir. Bunun üzerine Hadice-tül Kübriya ana, Hz.Muhammed Mustafa’nın korku ve endişelerini gideren şu sözleri söyler; “Öyle deme! Yemin ederim ki Allah, hiç bir zaman seni utandırıp üzmez. Çünkü sen insanları gözetirsin, doğru konuşansın, işini görmekten aciz kimselerin elinden tutansın, yoksulları koruyansın, misafirleri ağırlayansın, haksızlıga uğrayan kimselere yardım edensin.”
Hadice-tül Kübriya ana, Hz.Muhammed Mustafa’nın her sözüne, her emrine en mükkemel şekilde itaat ettiği için, Allah katında yüksek makamlara erişmiştir. Her kes Hz.Muhammed Mustafa‘yla alay edip peygamberliğini inkar ederken, azap ve üzüntü çektiği günlerde, kendisini teselli edip kederini gidermiştir. Kendisine hep şöyle demiştir; “ya Resulullah! Hiç üzülme, gam çekme. Sonunda dinimiz kuvvet bulup, müşrikler helak olurlar. yakınların sana itaat eder.”
Hz.Muhammed Mustafa’nın dert ortağı, 25 senelik hayat arkadaşı olan Hadice-tül Kübriya ana da, dert ile üzüntülerle geçen üç senelik çevirme ve kuşatmadan sonra, Hicret’ten üç sene önce, Ramazan ayının başında 65 yaşında Hakk’a yürümüştür.
Hz.Muhammed Mustafa, onun ayrılığından çok hüzünlenmiştir. Çünkü Hadice-tül Kübriya ana, ilk imana gelen ve Hz.Muhammed Mustafa’ya itiaat edendir. Herkes düşman iken O, bütün kalbini açmış ve Hz.Muhammed Mustafa’nın muhabbetiyle dolmuştur. Bütün servetini ve varını yoğunu islamiyet uğruna harcamış, Hz.Muhammed Mustafa’nın hizmetini görmek için, gecesini gündüzüne katmıştır. Bundan dolayı „bu seneye“ üzüntü, keder yılı mansında “Senet-ül Hüzn” denilmiştir.
Hz.Muhammed Mustafa, Hadice-tül Kübriya ana için şu beyanlarda bulunmuştur…
* Allah, bana O’ndan daha hayırlısını vermemiştir. Herkes benim peygamberliğimi inkar ederken, O bana inandı. Herkes beni yalanlarken O tasdik etti. Herkes bana eziyet verirken, O bana yar oldu, üzüntülerimi giderdi.
* Insanlar mallarını esirgerken o maddi ve manevi olarak bana destek oldu. Allah, bana ondan çocuklar nasib etti.
* Bana ilk iman edip itiaat edendir. Herkes bana düşman iken O bana, bütün kalbini açtı.”
* Hem çocuk annesi hem de ev işi taanzim eden eşitimdir.
* Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarının faziletlerinden üstündür. Meryem binti Imran, Firavunun iman etmiş hanımı Asiye, Hatice binti Hüveylid ve Fatma binti Muhammed.
* Senin gördüğün ve beni sormak istediğin o zatın kim olduğunu biliyor musun? O, Cebrail idi. O’nun selamını sana bildirmemi söyledi.
Ehli Beyt yazzarı ve Seyyid Seyfeddin Ocak evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Seyyid Hakkı, Sosyal Medya Takip Hesaplarımız…
YouTube, ilim kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62
YouTube, Hakk Dergahı TV : https://www.youtube.com/channel/UCiYFRPz6s8F4dBXue1V8zVg
Facebook, Alevi Hizmet Dergahı grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241/
Fcebook, Ehlibeyt Ilim Mektebi sayfamız; https://www.facebook.com/Ehlibeyt-%C4%B0lim-Mektebi-194839911064876
WEB sayfamız, Alevilikte Inanç; https://www.alevilikte-inanc.de/
Facebook özel sayfamız; https://www.facebook.com/SeyyidHakkiAL