Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Ehli Beyt yazarı, Seyyid Seyfettin Ocağı evlatlarındandır. Aşk ile Canlar...
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

Allah ile Aldatanların ‘Tahakküm Teolojisi’



Allah ile Aldatanların ‘Tahakküm Teolojisi’

Allah ile aldatanlar dokunulmaz, eleştirilmez bir ‘Tahakküm teolojisi’ oluşturmuşlardır. Türkiye’de bu teolojiyi egemen kılmak istiyorlar ve bunda büyük ölçüde başarlı olmuşlardır.

 

‘Tahakküm teolojisi’ tabiri, ünlü Fransız düşünürü eski Marksist, yeni müslüman yazar Roger Garaudy’nindir. Garaudy bu tabirle, Kur’an’ı bir kenara koyarak eski fakihlerin Arapça yorumlarını din haline getirip günümüz İnsanına İslam diye dayatan saltanatçı-hurafeci siyasal dinciliği ifade eder.

 

Garaudy, buna karşı Kur’an’ın bağrından çıkarılacak zaman üstü ilkelere oturan bir ‘Kurtuluş teolojisi’ önerir. Bu ‘kurtuluş teolojisi’ sadece müslümanların değil, dünyanın kuruluşu olacaktır. Bu reçeteler neden alınmıyor Kur’an’dan ve neden hayata sokulmuyor?

 

Garaudy, eserlerin hemen hepsinde bu soruya bir biçimde cevap getirmiştir. Bu cevabın özeti şudur: Gelenekçi Arap-Emevi İslamı Kur’an’ın ölümsüz-evrensel ilkelerini insanlığa tanıtmamak tembellik ve becereksizliği ile kalmamış, bu ilkelere gidilebilecek yolları tıkamak gibi büyük bir hıyanetin de faili olmuştur. O, ilahlaştırdığı ve Kur’an’ın üstüne bindirdiği eski yorumlarla (Garaudy bunlara çöl fıkhı olarak da anar) Kur’an’ın hayat verici dünyasına giden yolları tıkamış, insanlıkla Kur’an arasına aşılmaz geçitler koymuştur.

 

Garaudy bu konudaki düşüncelerini en net biçimde, ‘yaşayan İslam’ adlı kitabında sergilemektedir. İlgili paragrafları eserinden aktarıyoruz: (s. 122-142)

 

“Kur’an’da yazılı olduğu bahanesiyle yasal bir emri harfiyyen uygulamayı iddia etmek, Allah’ın ezeli kanunu olan İslam’ı, 7. asrın Ortadoğusu’na has tarihi bir uygulama olan o ülke ve o çağda verilmiş hüküm ile karıştırmak olur. Doğrusu, her ikisi de, Kur’an’da vardır, fakat ikisini karıştırmamak ve Kur’an’ın durmadan bizi davet ettiği düşünmeyi terk etmekle ortaya çıkan ilkelerin körü körüne uygulaması, yaşayan mesajın tanıklığını yapma konusunda bizi becereksiz kılar.”

 

“sömürgelikten kurtulmalarına rağmen, müslüman milletler, niçin tarihin faili, yaratıcısı ve yapıcısı değil de, hala nesnesi olarak kalmaktadırlar? Niçin onlar tarihe liderlik örneği vermiyorlar? Çünkü, daha tarihinin ilk asırlarından itibaren, bu dinin şekli değiştirildi ve yaşayan gelişmesi durduruldu.”

 

“Kur’an ölülerin gözüyle okundu. Kur’an’ın ezeli vahyinden hareketle, zamanlarının meselelerini çözümleme dehası göstermiş olan insanların gözüyle değil. Halbuki biz eskilerin formüllerini tekrar ederek kendi meselelerimizi çözemeyiz. Fakat çözümde onların metotlarından ilham alabiliriz. Kaynaklara geri dönmek, gözleri geçmiş üzerinde sabitleştirerek geleceğe gitmek değildir. Yaşayan kaynağı ve doğuş İslam’ının yaratıcı dinamizmini yeniden bulmaktır. İslam, kirli suyu kovayla çekmeye gidilecek durgun bir gölet değildir.”

 

“Dini saptırmak ve tersyüz etmek, prensler açısından, karanlığı elde tutmak için bir zorunluluktur. Kur’an’da tarif edildiği şekliyle tanrısal yasa, gücün, servetin ve bilginin bütün kokuşmuşluklarını yasaklar.”

 

“Eğer Allah tek hükmedense, O, mutlak monarşi ve onun feodal derebeyliklerini yasaklamıştır: bu yasaklar; onların şahsi gelirleriyle petrol paylaşımındaki devletin kredilerini birleştirmelerini, paralarını sadece milletler arası yatırımlara hizmet eden lüks binalara yatırarak har vurup harman savurmalarını, bütün kıtalardaki en gerici entegrizm hareketlerini finanse ederek kendilerine müşteriler kazanmalarını; İslam’ı, hakimiyetlerini zorla kabul ettirdikleri halkın afyonu  yapmalarını önlemek içindir.”

 

“Mekke’ye giden yol üzerinde, müslüman olmayan kimsenin şehre girmesini yasaklayan bir levha var. Bu, Necran Hıristiyanlarını kendi camisinde ibadet etmeye davet eden Peygamber’in sünnetiyle çelişkidir. Takva sahibi bir Hırıstiyan, Suudilerin Mekkesi’nde ibadet edemezken, 1979 yılında bazı isyancılar rejime karşı Kabe’de ayaklandıklarında, Kral onları orada avlamak için yüzbaşı Barril komutasındaki Fransız Jandarmalarını çağırdı. 1978’de Suut ordusu ve polisi, İranlı hacıların gösterisini önlemede aciz kalınca, ertesi gün hemen Alman general Ulrich Wegener, milli muhafız askerlerine eğitici olarak atandı.”

 

“Her zaman ‘demokrasi’ dersleri vermeye hazır olan Batılılar, petrol ve parayı görünce, el kesenlere yardım etmekten çekinmezler ve terör yoluyla kendi Pazar Monoteizmlerini kabul ettirme hususunda onlara yardım için hazırdırlar.”

 

“Amerikan yetkililerine ve onların Batılı derebeylerine göre, iyi ve kötü müslümanlar vardır. İyi müslümanlar, onların siyasetine hizmet edenler ve İMF’nin emirlerini kabul edenlerdir. Kötü müslümanlar, bu emirlere karşı gelenlerdir.”

 

“İslam’a ilk gençliğinin dinamizmini yeniden kazandırmak için, İslam’ın beşiği olan yerin mezara dönüştüğünün şuurunda olunması gerekir.”

 

“Dünya hakimiyeti ve Rusya’dan sonra Yeni Şeytan’ı ezme politikası için Başkan Reagan, Suudi Arabistan’ın meziyetlerini takdir etmeyi biliyordu. Yeni Şeytan, İslam ülkelerindeki halk hareketleridir. Reagan şöyle diyordu: ‘Suudi Arabistan’ın yeni bir İran olmasına asla  müsaade etmiyeceğiz.”

 

“Doğuş İslamı’nın dinamizmini yenidene bulmak için İslam’ı derin uykusundan uyandırmak, müslümanların ilk vazifesidir. Bugünkü dünyada, yığınları harekete geçirmek için sadece bu imkanın kaldığı anlaşılıyor.”

 

“İslam ya geleceğe geri geri girecektir, tefsirler ve tefsirlerin tefsiri tekrar edilerek gözler geçmiş üzerinde, Emeviler ve Abbasiler devrinde ortaya çıkmış olan hukuki meseleler üzerinde sabitleştirilecektir, ya da kendisi, yeni bir büyüme modelini çözümleme kabiliyetini gösterecektir.”

 

“Şimdinin ve geleceğin bütün meselelerini çözülmüş olduğuna ve her şeyin cevabına sahip olmak için geçmişin formüllerini ezbere bilmenin yeterli olduğuna inanmak kadar hiçbir şey dünyanın dinamik vizyonuna yani İslam’ın vizyonuna zıt olamaz.”

 

“Ehl-i sünnet’in bekçileri olduklarını iddia eden ve kendilerini mutlakın vazifeleri gibi gören, kılı kırk yaran fakihlerin çabalarına karşı tenkitçi bir boyut kazanmalıyız. Bize en yakın olan Hindli müslüman Muhammed İkbal, İslam’da ‘Dini Düşüncenin Yeniden Oluşumu’ adlı eserinde, ancak be tenkitçi zihniyetin İslam’ı kutsal metinleri ölülerin gözleriyle okumak olan büyük hastalığından kurtarabileceğini gösterdi” (Garaudy; Yaşayan İslam, 122 - 142).

 

Yazar: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, İstanbul, 2008

Ekleyen: Seyyid Hakkı

Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. * YouTube, Alevilikte inanç-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62 * YouTube, Hakk Dergahı TV kanalımız: https://www.youtube.com/@hakkdergahitv8618 * Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241 * Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519 * WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı; https://www.alevilikte-inanc.de/ * Facebook, Seyyid Hakkı özel sayfamız; https://www.facebook.com/SeyyidHakkiAL/ Aşk ile Canlar...