Bir Toplumun Kültürlüleri Böyle Düşünüyorsa, ....
Bir Toplumun Kültürlüleri Böyle Düşünüyorsa, ....
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde ’Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar’ adlı dersi veren Doç. Dr. İbrahim Öztürk'ün, 18 MartSalı günü derste “Ben ailemden de biliyorum, yakın çevremin ve toplumun bazı kesimlerinin düşüncesine göre Alevi kadınları orospudur” demesi üzerine derste bulunan öğrenciler, Doç. İbrahim Öztürk hakkında rektörlüğe şikayet dilekçesi vermişler. Konuyla ilgili Yol TV'nin sorularını yanıtlayan Doç. Dr. İbrahim Öztürk, derste yaptığı konuşma sırasında verdiği bu örneğin tepki ile karşılanması üzerine yanlış anlaşıldığını ve kastının bu olmadığını söylüyor.
Ne kadar tesedüf, Aleviler hakkında yapılan talihsiz açıklamalar, okumuş, önemli kurumların başına getirilmiş, bir millet vekili, bir Eğitmenci, bir TV-sunucusu veyahut bir sinama oyuncusu bunlarda yetmiyormuş gibi, Alman devleti bile bunların bu yanlışına alet ola biliyor.
Işin kötü yanı; elimde belge var diyor. Belgesi de Dedemin anlatımları beni bayağı etkiledi ve çalışmama ışık tuttu diyor. Bu okumuş beyler, diğer tarafta; Doç. Dr. İbrahim Öztürk'ün, Ben ailemden de biliyorum, yakın çevremin ve toplumun bazı kesimlerinin düşüncesine göre Alevi kadınları orospudur” diyor. Dikkatinizi çekerim, bu insan sözde “okumuş” Doç. Doktor olmuş bir zat, utanmadan, sıkılmadan işte birilerinin açıklamalarına, anlatımlarına dayanarak, sayısı milyonlara varan bir toplumun kadınlarına hakarette bulunabiliyor.
Bir metre kare bez için kıyametler koparıp, bir bez parcası için Cumhuriyetin Anayasasını değiştiriyor, AKP genel merkez binası önünde adamlar nöbet tutturuyor, sonuna kadar seninleyiz, seninle gurur duyuyoruz deyip, bir metre kare bez için ortalığı birbirine katan bir zihniyet bu sapık açıklamalarda bulunanları susturmadıkları gibi, Tayip erdoğan aynen şunu diyor; ben kişilerin ağzına kilit vuramam, bekçilik yapamam diyor. Ama diğer tarafta, toplumun gergiliğine yol açan bir parça bez için kıyamet koparıyor. Her kes haddini bilsin diye rektörlere, askeri görevlilere tehditler savuruyor. Bu ne çifte standart. Buda yetmiyor gibi bizim alevi kardeşlerimiz deyip, muharremde “iftar” yemeğine katılıp, utanmadan, gelin canlar bir olalım diye biliyor.
Alevilerin, sözde bazı aydınları ve dernekleri bir kaç kuruşluk menfaat uğruna bu karanlık, kohuşmuş insanlığın yüz karası zihniyetin yanında yer almaktalar. Yazıklar olsun. Şimdi soruyorum kendilerine: vijdanınız rahatmı?
9 öğrencinin imzasını taşıyan dilekçede, Öztürk'ün derhal görevden uzaklaştırılması ve akademik ünvanlarının geri alınması talep etmişler. Tabiki yapılacak ilk iş. Fakat, zihniyet kökten değişmeyince, görevden alınmaları, uzaklaştırılmaları neyi değiştirir. zihniyet değişmedikçe, yer alan fark etmez.
Ben, bir öneride bulunmak istiyorum. Bu noktada Alevilere insanlık adına bir tarihi sorumluluk düşüyor. Bundan böyle, kendi dışımızdaki insanlara kendimizi anlatmalıyız. Cami, Dernek, Kurumlar gerekirse evlere, kahvehanelerde hayatın her alanında bu insanlarla tartışmalıyız, konuşmalıyız ve anlatmalıyız kendimizi. Bu işi kendilerine bırakırsak, değişecek hiç bir şey olmaz. Bu hakaretler de devam edeçektir. Ya biz bu zihniyetin dedelerini, babalarını öldürmeliyiz, kökten yok etmeliyiz, bunu da yapamıyacağımız için, bu görevi üstlenmeliyiz.
Neden bu öneride bulunuyorum: sizde şahit olmuşunuzdur ki, bizi tanıyıp anlayanlar, şunu diyorlar; bu güzel insanlara niye bu iftiralar, niye?. Ben kendimden utanıyorum veya siz bizden daha inançlısınız, inancınıza bağlısınız diye söylüyorlar. Buna dayanarak Alevi insanı hayatın her alanında Aleviliği, insanlığı, hoş görüyü ve kendimizi anlatmalıyız.
Sakın sakın şidetle, küfürler yaparak onların yaptığı yanlışın içine girmeyelim ki onlardan faklı olduğumuz biline. Tepkilerimiz sert olmalı. Fakat yöntemlerimiz farklı olmalı. Her bölge bir araya gelip durum değerlendirmesi yapmalı ve ondan sonra harekete geçilmeli. Ani çıkışlar ve tepkiler bize zarar getirir diye düşünüyorum. Biz bu tür hakaretlerin karşısındayız ve şidetle kınıyoruz.
=Seyyid Hakkı=