3-Önsöz
Önsöz
Alevi, Bektaşi, Kızılbaş, Ehlihak, Lahçi, Amuca, Bedreddini, kakai, Sarılı, Tahtacı, Sıraç, Çepni vb. adlarla anılan Aleviler; Anadolu, Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya ve Türk dünyasının diğer bölgelerinde yaşayan özgün bir topluluktur.
Aleviler; etnik olarak: Türkmen, Arnavut, Boşnak, Azerbeycan, Türkü, kırgız, Zaza, Kazak, Kürt, Arap ve Pomak guruplardan oluşmaktadır. Bununla birlikte Alevilerin yüzde doksanından fazlası Türkmen’dir. Kazak, Kırgız, Azerbeycan, Türkü, Zaza ve Pomakların da Türk Orijinli oluşları dikkate alındığında Alevilerin, büyük çoğunluğunun Türki topluluklardan meydana geldiği görülmektedir.
Türk/Türkmen kültürü Alevi inancının baskın unsurudur. Emevi/Abbasi Arap kültürü ile yoğrulmuş Ortodoks İslam’ın diğer bir ifadesiyle sünniliğin ve Fars kültürünün egemen olduğu Şiiliğin dışında özgün bir İslami yorum olan Aleviliği, Türk kavimlerinin İslam anlayışı biçiminde tanımlamak da mümkündür. Nitekim Alevilikte, İslam öncesi Türk inançlarının derin izleri mevcuttur. Bu izler İslamileştirilmiş bir vaziyette mevcudiyetini sürdürürken kimi Ortodoks İslam unsurları da Türk kültürüyle harmanlanmıştır.
Bubu çalışmada Alevi inanç, ibadet ve kültürünün İslamiliği konu edilmektedir. Gerek itikadi, gerek kültürel açıdan , gerekse ibadetler bakımından Aleviliğin Ortodoks İslam karşısındaki konumu hep tartışmamevzusu olmuştur. Bu tartışmalarda yüzyılların getirdiği bir akıl tutulmasının kuşatıcı baskısı nedeniyle izhar (belirtme, gösterme) edilmese bile Alevilik, için için İslam dışı görülmüştür. Kimileri Aleviliğin İslam dışılığına dair yanlış kanı ve yanılsamalarını alenen (açıktan açığa) ifade ederken kimileri de, Sünnileştirme ve Şiileştirme ya da bir başka söyleyişle asimile ederek kendindenleştirme hedefleri koşutunda bu inancı İslam dairesi içinde gördüklerini kerhen (tiksinmek, iğrenmek) ve gayri samimi bir biçimde beyan etmektedirler.
Oysa bize göre Alevilik: mevcut tüm ritüelleri, inanç esasları ve kültürel çerçevesiyle gerçek anlamda İslamidir. Çalışmamızda bu İslamiliği net bir biçimde gözler önüne sermekteyiz. Ancak bilmekteyiz ki, yukarıda zikrettiğimiz akıl tutulmasının kuşatıcı baskısını kıramayanlar, gösterdiğimiz çabaya rağmen bu gerçeği kabul hususunda zorlanacaklardır. Bununla birlikte bu çalışma söze konu amaç hususunda umutsuz olmadığımızın da en çıplak göstergesidir.
Yüksek bir görme ve anlama yetisine sahip olup yüzyılların getirdiği akıl tutulmasını kırarak “İslami Aleviliği” teşhis edebilenlere ne mutlu...
Mustafa Cemil Kılıç
İstanbul/Ocak 2007
Kitap: Alevi ibadetlerinin islam’daki yeri
Yazar: Mustafa Cemil Kılıç
Dizgi ve Düzenleme: Veysel Çoşkun
Ekleyen: Seyyid Hakkı