Talibin Nişanı nedir?
Talibin Nişanı nedir?
Talibin nişanı, evliya eteğini tutmak, Ikrar verip can-u gönülden iman getirmektir. Yani, her fiiline ve her haline eyvallah deyip inanmaktır. Menakıb-ı şerif (Buyruk) dinleyip, erenler nefesinin anlamını kavrayıp, ona gore amel etmektir. Cümle varlığını onların yoluna harcamaktır ve kendini yok bilmektir.
Tarikatın içinde talibin kaç makamı vardır?
Ulu evliyave meşayih olanların tarikat ve hakkikat içinde yetmişiki makamı vardır. O yetmişiki makamın yetmiş makamı 4 kapı içinde evliyanındır ve iki makamı da talibindir.
Soru: O iki makam hangi makamlardır ki evliyanın o yetmiş makamı karşılığında ola ve o iki makamı yerine getiren evliya ile o yetmiş makamı birlikte yerine getirmiş gibi ola.
Yanıt: O iki makamın birincisi; evliya vefa eylemektir. Çünkü ikrar Verdi, geldi, evet dedi, tarikat içinde yol oğlu oldu. Gerektir ki; o verdiği ikrarında dura. Hak taala buyurur ki; “bir kişi benim yoluma bel bağlayıp, ahdine vefa eylese, ben ona nice türlü, ecirler, hasenatlar veririm.” Ikinci makam; kalbin tastikidir. Hak taala buyurur: “ey kulum, sen Elest deminde evet devip söz verdiğin gibi, ahdine ve vaadine vefa eyle, sözünde dur, ikrarına bağlan.. “şimdi hangi talibin kalbinde tasdiki olursa, şunu iyi bilesiniz ki erenler o talibin dostudur. Öyleyse, bir kimse can-u gönülden ve içtenlikle erenleri sevse, muhabbet eylese, kendisi mağripte erenler ise maşrıkta olsa, Tanrı´dan vadesi erişip o talip ölmüş olsa, Azrail canına, Şeytan imanına kasdetse, o vakit erenler o talibin imanını şeytan şerinden saklayıp emin eyler.. gerçekten, bir talip bir mürşidin eteğini tutup erenler yoluna bağlansa, ona hiç korku yoktur. Melul ve mazlum olmasın (üzülmesin) hemen sıdkile bel bağlasın, gittiği yerde rehberin izini izlesin ve her işte pirinin rızasını gözlesin.
Gel bir pir´e hizmet eyle
Emek zayı olmaz ola
Mürşid eteğin muhkem tut
Kimse elden almaz ola.
Her işi bitirmek gerek
Eksiğin getirmek gerek
Yar ile oturmak gerek
Hiç siteme göymez ola.
Bir soyu soylamak gerek
Bir acıyı toylamak gerek
Bir dilden söylemek gerek
Feriştehler bilmez ola.
Çabuk bahri olmak gerek
Bir ummana dalmak gerek
Bir gecheri bulmak gerek
Hiç sarraflar bulmaz ola.
Gerçek aşık olmak gerek
Muşukasın bulmak gerek
Ölmezden önce ölmek gerek
varıp anda ölmez ola.
Bir kuş olup uçmak gerek
Bu maniyi seçmek gerek
Bir kadehten içmek gerek
Içenler ayılmaz ola
Bir bahçeye girmek gerek
Hub teferrüc kılmak gerek
Bir gülü yeğlemek gerek
Hergiz ol gül solmaz ola
Gel Hatayi sen geç otur
Daviyi maniyi bitir
Sohbetine bir er getir
Soru: Talibin musibeti nadir, münafığın musibeti nadir?
Yanıt: Talibin ilk musibeti, erenlerden ayrı(cüda) olmaktıt ve münafığın musibeti de ölüp, cehennemlik olmaktır. Ve hem talibin üç musibeti vardır: birinci; yalan söyleye ve kasıtla edep beklemeye. Ikincisi; gıybet ve kötülük(mesavi) eyleye. Üçüncüsü; Erenlerin sevgilisi gönlünden çıkara. Herhangi bir talip kibu üç türlü işi edecek olursa, dergaha
Imam Cafer´I Sadık buyurur ki: Tarikat ehlinden bir talip yoldan düşse(suç işlese) ve bunu bilse, kendi görgüsüyle sitemli (cezalı) olduğunu fark edip, günahını itiraf etse, Dar´a durup, “ben bu günahın sahibiyim. Erenler lutf eyleyin, Tarikat erkanı (kuralları) üzerine beni yuyup-yıkayıp pak eyleyin!” dese, o anda hazır bulunan Cem erenleri onun günahından geçseler, o kişi halis-muhlis yargılanmış olur. Zira ki, o mecliste üçler, yediler, kırklar hazır olup, Cebrail dahi gökteki meleklerle hazır muallak durmuştur ve o muhalde diye ki: “Ey cemaat! Bu kul, içtenlikle kendi günahını itiraf etti ve kendisi insaf edip günahını eline aldı, gönlünü saf eyledi, cemmiyet erenleri ounun günahından geçtiler. Ben de geçtim.
Orada hazır olan gök melekleri, “biz de geçtik!“ derler. Cebrail aleyhisselam göge uçup, Hak taala Hazretlerine varınca, Hak Hazretleri Cebrail´e „ne gördün, ne işittin?“ diye sorar. Cebrail, Allah´ın bu hitabını duyunca, şöyle der: „ey Bahri Huda! Sen, görücü ve hem işiticisin. Sana gizli kalan ne var? filan oğlu filan kulun, dürüstlükle günahını itiraf ve ikrar etti.erenler nazarında Dar´a durdu. Cem erenleri onun günahından geçtiler, ben de geçtim, gökteki tüm melekler de geçtiler…“
Hakk taala buyurdu ki: „ululuğum ve celalim hakkı için, saf ve sadık olan bütün cemaatle, o kulun günahını ben de yargıladım ve bütün günahlarından geçtim!“ ve eğer riya ile ve benlikle ve gururla dar´a durmuş olursa, tanrı katında naz ve niyazı geçmez, taati ve haceti (dilekleri) kabul olmaz. Ona, layık olduğu cezayı verir ve ilenir. Öylesi müdebbir(art niyetli), münkir ve münafıka lanet olsun ki Hakk´ın divanında (cem´de meydan´ı Muhammed Ali´de) yalancılıktan(gümanla) durmuş ola. Onun günahı yargılanmaz, öncekinden daha fazla günahlı olur. Hak taala, ancak halis, muhlis, saf ve dürüst olan kulunun günahından geçer, affeder. Ve dürüst Tarih ehli olan her kulun, öz muhiplerinden ve akrabasından yedi kişiyi (onun, yüzü suyu hürmetine) Hak taala yargılar.
Imam Cafer-i Sadık BUYRUĞU
Hazırlayan: Adil Ali Atalay, Can yayınlar, 5.Baskı
Ekleyen: =Seyyid Hakkı=