Rıza lokması(Hakkullah) ve anlamı.

Rıza lokması(Hakkullah) ve anlamı.
Rızalık lokması; Manevi hizmet karşılığı, pire verilen lokmadır. 

Imam Cafer-i Sadık Buyruğu’nda; „Ister Pir, ister talip olsun her an rıza, hoşnutluk ve gönül arzusu ile hizmet etmelidir“ der. Dolayısiyle yol evlatlarının kendi aralarında rıza oluşturmalı ve bu rızadan da dönmemeleri gerekir. Çünkü Hakk Muhammed Ali yolu rıza yoludur, rızasız yol da olmaz. Rıza gönül olayıdır, gönülde ise Hakk vardır ve Hakk’ın evidir. Hakk evinde, rızalık şartı vardır. 

Mürşid Pir ve Rehberin, Hakk yolunda yaptıkları hizmetin mükafaatı; Maddi kazanç elde etmek değildir, Hakk’a manen yakın olmak, O‘nun rızasını, hoşnutluğunu kazanmaktır. Hakk yolunda, gönül ehli olan erenlerin yemesi içmesi dahi gönül rızalığı ile olmalıdır. 

Buyrukta da buyurduğu gibi, Alevi yol önderleri toplumun manevi hizmetlerini; Kendi rızasiyle, isteğiyle yaparlar. Dikkat edilirse burda Kul Hakk’ı söz konusudur. Bir canın diğer bir cana hizmet hakkı geçiyor ve hzimeti yapılan can da buna karşılık olarak kendi rızasiyle gönlünde ne geçiyorsa o mevlayı pirine verir. Yanlız Hakk yolunda hizmetkar olan bir pir, arzuladığı veya ihtiyacı olan herhangi bir mevlayı talibinden isteyemez. Istediği andan itibaren o lokma rıza lokması değildir, cerbi bir lokmadır. 

Hakk yolunda, yapılan hizmet ve hizmet şiarımız „el ele el Hakk’a“ olduğu için; Rıza lokması, bir elden alınır ve diğer elden verilir, verilmesi gerekir. Bu noktayı biraz daha açalım; Pir, aldığı rıza lokmasından kendi giderini karşılar ve kalanını da; Bir fakire, muhtaçlıya, halka hizmet veren vakıflara, kurumlara, vs. bağışlaması gerekir. 

Rızalık lokmasını, ticari veya geçim kaynağı olarak görülmemelidir. Kişiye veya cebe göre; Zengin, fakir ayrımı yapılması tamamen yanlıştır ve suçtur. Bu amaçlı hizmet eden pirler „El ele el Hakk’a“ düstüründeki mesajı anlıyamamışlardır veya nefsine uyarak bu mesajı kulak ardı etmişlerdir. Işte bu da kul hakkı demektir. Yenilen lokma, rızasız lokma demektir. Kul görmüyor ama Hakk bilir, görür. Sonuçta hesabı kula değil Allah’a veriyoruz. Ve Alevi paylaşım anlayışiyle de bağdaşmadığı gibi yol erkanında, düşkünlük teşkil eder.
=Seyyid Hakkı=