Alevilik, Muhammed Ali yoludur
Alevilik, Muhammed Ali yoludur.
“Alevi” sözcüğü, tarih içinde daha çok “Ali evladından olanlar”ı yani “Seyyidler”i anlatmak için kullanılmıştır.
Örneğin,
1-Emevi yönetimine isyan eden Kufeliler için İbn Hallikan, Alevi diyor (İbn Kesir, c.10,s.63)
2-Harun Reşit, 782 yılında Ali soyundan gelen (Talibi) İbrahimoğlu Hasan’ı öldürtmek isterken Vezir Yakub’a, “Şurada bir Alevi var, onun hakkından gel!” diyor. (İbn Kesir, c.10, s.248)
3-833’te ölen Halife Memun, vasiyetinde, kardeşi Mutasım’a, “Alevilere iyi davran. Iyilik yapanların iyiliğini kabul et, kötülük yapanları bağışla ve onlara maaş ver” demiştir. (İbn Kesir, c.10, s. 473)
Aleviliğin tanımı
Alevilik: Allah Muhammed Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz.Ali’nin adeletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan, her dine, mezhebe, inanca sayğı duyan ve hoş görüyle bakan, dil, din, ırk, renk farkı gözetmeyen, eline, beline, diline sahip olma ilkelerini şart koşan, ve buna Musahiplik kurumu ile gerçekleştiren, gelmek isteyen inançlı insanları çatısı altına alarak manevi ihtiyaçlarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yarğılamalarını sağlayan, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, şeriatın bağnaz kurallarına bağlı olmayan ve onu red eden, islam dinini kendine göre, Sünni inancının dışında yorumlayan; aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvesi sevgi hamuruyla yoğrulmuş , insan-i kamil yani erdemli insan yaratmayı öngören, korkıyu aşıp sevgiyle Tanrı’ya yönelen, En-el Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinden Vahdet-i vucut’a (Varlık Birliği) varan, ve ahlaklığı yaşamının temeline koyan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hem de irfaniliğin mayası bulunan, kişinin ahlak ve karekterli yaşam ilkelerini belirleyen, dini bicim ve şekil olarak değil, inanç olarak algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batıni özelliğiyle evrmleştiren, akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları kırklar Cemi’nden alınan ilhamla yürüten Canların inanç sistemidir.
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu PROGRAMI (31 Mayıs 1998)
Alevi yazılı kaynakları
1-Buyruk’lar,
2-Sözlü kültürden yazılı kültüre aktarılan Alevi halk ozanlarının dinsel şiirleri
3-Menakıpnameler,
4-Vilayetnameler,
5-Cenknameler,
6-Tarihler –Islam Tarihi. Alevi yazılı kaynaklarının en önemlisi, bu mezhebin ilmihali olarak hazırlanan Buyruk’lardır. Anadolu'da ve Balkanlar’daki Aleviler arasında değişik yazmaları bulunan buyruklar, Aleviliği en yalın biçimde Muhammet Ali Yolu olarak tanımlar.
Bu tanım şiire, menakıpnamelere, vilayetnamelere, deyişlere nasıl yansıdığını Kul Himmet, Alevi kimliği hakkında şöyle der:
Cümle bir mürşide demişler beli(evet)
Tesbihleri (duaları) Allah Muhammed Ali
Meşrebi Hüseyni ismi Alevi
Muhammet Ali'ye çıkar yolları.
Bütün bu kaynakların özünde bir tek Alevilik tanımı yer almaktadır: Alevilik “Muhammed Ali yolu”dur, islamın özüdür, islamın aydınlık yüzüdür, islamın çağdaş yüzüdür yani özünde islam dinini redetmeyen, toplumun inançsal, kültürel ve sosyal yaşamınıda özünde taşıyarak sevgi, saygı dolu barışcıl ve evrensel bir inançtır. Özet olarak Muhammed Ali; Ne kadar islam ise, Alevilerde o kadar islamdır.
Hz.Muhammed’i, Şah-ı Merdan Ali’yi, Ehli Beyt’i, On İki Imam’ları, Kur’an-ı Kerim’i dışlayarak Alevilik olur mu? Bir kültürdür diyenlere sormak lazımdır: Kerbela olayı bir kültür müdür? Anadolu’yu islamlaştıran Hünkar Hace Bektaş Veliler, Yunuslar, Kul Himmetler, Şah Ismail Hatayiler, Pir Sultanlar, Karaca Ahmet Sultanlar birer kültür insanı mıdırlar?
* Aleviyim demekle Alevilik olmaz.
* İnsan özüyle Alevi olmalıdır.
* Yaşamıyla Alevi olmalıdır.
* Ahlakiyle, kültürüyle Alevi olmalıdır.
Bu değerleri de Imam Hüseyin gibi yaşamalıdır. Çünkü onların kapısı irfanilik kapısıdır.
Alevi olmanın yolu; Büyük bir itikat ve inançla; Allah’a, Hz.Muhammed’e, Şahı Merdan Ali’ye, Hz.Muhammed’in iki kutsal emaneti olan Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’ine, Aleviliğin Edebiyatı ve Felsefesi olan islamiyetin ruhu (özü); Özde yapılmak istenen değişikliklere evet demeyen, doğruları esas alıp, mazlumla bir olup, zalime karşı koyan, Hakk’ın emirlerine gönülden sadık kalan, her türlü karanlık ve bağnaz düşünceye-düzene karşı koyan, 1400 sene önce Kırklar Meclisi’nde, “büyüğümüzde bir küçüğümüzde bir” tezi ile, bir nazarda görülen insanı, inanç merkezine oturtup, insan hakları temeli’nin atıldığı Kırklar Meclisi, bugünkü Dünya Insan Hakları Cemiyeti’ne de ışık olmuş bu güzel düşünceye sahip çıkarak, Allah’ın cemalinden yaratıp kutsal kıldığı insanı, Kırklar ceminde, bu kutsallık daha da pekiştirilip, 4 Kapı Kırk Makam ile Kamil-i Insan şeklini veren felsefeyle tevalla ve teberra ilkelerine bağlı kalmaktan geçer.
Özünü dara çekmek
Seni bilip ben güvendim pirimsin
Boyun eğip karşında suçum var
Süremedim yolumu Aliyar
Zalimlerden şimdi farkımızmı var Aliyar
Zülfikarın al eline geri dön
Kıldan ince boynum var pirim gör
Sana ihtiyacım var Aliyar
Zalimlerden şimdi farkımızmı var Aliyar
Derdimi içime gömdüm gamlıyam
Kanadım kırık uçamam mahkümam
Benim kendi kendime sitemim var
Zalimlerden şimdi farkımızmı var Aliyar
Tek bir Alevilik vardır.
Yüzyıllardır baskı, sürgün, katliam ve başkaca her türlü yol kullanılarak sindirilmek istenen Alevilik, daha da güçlenerek; Insanlık onuruna, değerlerine sahip çıkma mücadelesine devam etmektedir. Dolayısiyle kim ne dersedesin günümüzde Alevilik açısında tam bir hareketlilik-gelişim yaşanıyor. Bu gelişimi engellemek artık hiç bir biçimde mümkün değildir. Ancak yine de Alevilik karşıtların son bir hamle ile ona kendi inançsal ve siyasal kimlikleri doğrultusunda yön verme çabalarının yaşanmakta olduğu da gözardı edilemez.
Biz buna “Aleviliği başkalaştırma çabaları” diyoruz. Söz konusu başkalaştırma çabalarının dayandığı en önemli gerekçelerden biri de Aleviliğin insancıl olmadığı ve birden fazla Aleviliğin olduğu mantığıdır. Bugüne kadar yapılan “başkalaştırma” çabalamalarda olduğu gibi bu cabalarında da başarılı olamıyacaklardır. Çünkü Aleviliğin sarsılmaz kimliği kendini her çeşit yozlaşmanın olumsuz etkisinden korunma potensiyeline sahiptir. Bu öz güç, Aleviliğin dinamizmin de bir parçası olarak görülmelidir. Özün korunması çerçevesinde Alevi inanç ve kültürü bu gelişimin-hareketliliğin doğal sonucu olarak kendini modern ve kentsel koşullara uyarlamaktır.
Bilindiği üzere Aleviliği başkalaştırma çabaları ana hatlarıyla özetlersek:
1-Alevilik islam dışıdır; ayrı bir dindir. Zerdüştiliğin ya da Yezidiliğin bir türevi olup Kürt etnisitesinin historik dinidir.
2-Alevilik Şiiliğin bir koludur.
3-Alevilik islami bir kültürdür. Aleviler aslında sünnidir. Beş vakit namaz, Ramazan orucu, Kabe’ye hac vb. Sünni ritüeller Aleviliğin de ritüelleridir, vs, vs.
Aleviliğin islam dışı ayrı bir din olarak gören ya da görmek isteyen çevrelerin tezleri ciddi hiçbir dayanağa sahip değildir. İslam dışılık iddiasına dayanak olarak kullandıkları ilkeler; aslında islam ile doğrudan doğruya ilgili olmayıp Ortodoks müslümanlığın yani Arap örf , adet ve geleneklerinin islam dini esasları haline getirilmiş kimi ritüel ve itikatlarından ibarettir.
=Seyyid Hakkı=