Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu-AABF’nin, Alevilik tanımı ve bugünkü konumu...
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu-AABF’nin, Alevilik tanımı ve bugünkü konumu...
Konuya tam manasıyla hakim olmak için önce AABF’nin, Alevilik tanımını ve akabinde Aleviliği islamın dışına çıkarmaya kalkan zihniyetin amacını, gayretini anlatalım.
31 Mayıs 1998 tarihinde, Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu(AABF) tarafından yapılmış olan Alevi inancının tanımını...
Alevilik; Allah Muhammed Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Şahı Merdan Ali’nin adeletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan, her dine, mezhebe, inanca sayğı duyan ve hoş görüyle bakan, dil, din, ırk, renk farkı gözetmeyen, eline diline beline sahip olma ilkelerini şart koşan ve buna Musahiplik kurumu ile gerçekleştiren, gelmek isteyen inançlı insanları çatısı altına alarak manevi ihtiyaçlarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yarğılamalarını sağlayan, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, şeriatın bağnaz kurallarına bağlı olmayan ve onu red eden, Islam Dini,ni kendine göre -Sünni inancının dışında- yorumlayan Aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvesi sevgi hamuruyla yoğrulmuş, Insan-i Kamil yani erdemli insan yaratmayı öngören, korkuyu aşıp sevgiyle Tanrı’ya yönelen, Enel Hakk ile insanın özünde Tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinden Vahdet-i vucut’a yani Varlık Birliğine varan, ve ahlaklığı yaşamının temeline koyan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hem de irfaniliğin mayası bulunan, kişinin ahlak ve karekterli yaşam ilkelerini belirleyen, Dini şekil ve bicim olarak değil inanç olarak algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batıni özelliğiyle evrimleştiren, akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları kırklar Cemi’nden alınan ilhamla yürüten Canların inanç sistemidir.
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu(AABF) PROGRAMI (31 Mayıs 1998)
AABF, bu doğru tanımdan sonra neden ve niçin Aleviliği islamın dışına çıkarma amacını gütmüştür...
Türkiye’de Devrimci hareketlerde bulunmuş bazı sözde devrimciler, 1975’lerden sonra nefesi Avrupa’da aldılar. Zaman içerisinde Avrupa’da Devrimci dernekler açtılar ve buralarda kendi düşüncelerini devam ettirmeye çalıştılar. Fakat başaramadılar ve başaramazlar da. Çünkü zihniyetleri, bedavadan insanların sırtından geçinmektir.
Dolayısıyla bu başarısızlıkları sonucunda kendi çıkarlarına uygun Alevi inanç kurumlarını tespit ettiler. Velhasıl Alevi kurumlarına sızdılar, yer edindiler ve kendi ortamlarını oluşturdular.
Alman devleti, inanç kuruluşlarına yardım ediyordu ve halen de etmektedir. 1980 li yıllarda Milli görüş islamın tek temsilcisi konumundaydı. Dolayısıyla Alman devletinin muhatabı, Milli görüş ve diğer azınlık inançların muhatabı da, Milli görüş oluyordu. Fakat Milli görüş, diğer inançları ya kabul etmiyordu ya da hiçe sayıyorlardı. Anlıyacağınız pastanın tümüne hakim olmak istiyorlardı.
Ancak iyi hatırlıyorumki Alevi kurumları bu haksızlığı kabul etmedikleri gibi razı gelmiyorlardı. Bu rahatsızlıklarını Alman devletinin yetkili kurumlarına bildirdiler.
Alman devletinin cevabı...
“Bu bizim sorunumuz değil, sizin sorununuzdur. Milli görüşle konuşup hal etmeniz gerekir” buyurmuşlardı.
Alevi kurumları, Alevilik ile Sünnilik bir değildir. Derin farklılıklar vardır diye itiraz ettilerse de Alman devleti, “Bizim vereceğimiz yardımdan birebir faydalanmanız için, farklı bir inanç olmanız veya olduğunuzu ispatlamanız gerekir” buyurmuşlardı. Hatırladığım kadarıyla o zaman verilen para yardımı 50 000 DM-Alman Markı idi.
Alevi kurumlarına sızmış olan sözde Devrimci şahıslar bunu bir fırsat bilerek Alevi inancını islamın dışına çekmek için olağanüstü çaba gösterdiler. Bu çaba, 2000 li yıllarda baş gösterdi. Halkın rahatsızlığı, halkın manevi değerleri kendilerinin umurunda değildi. Onların çabası, gayesi Alman devletinden o parayı almaktı. Bunun için de halkın değerlerini tarumar etmeye, insanların umudunu para pula peşkeş çekmeye kararlıydılar. Böylece ok yaydan çıktı ve bugüne gelindi.
Aynı zihniyet günümüzde Türkiyede’de baş göstermiştir. Deyim yerindeyse Aleviliği bölüşmeye kalktılar. Pir Sultancılar, Serçeşmeciler, vs. vs. Devlet yöneticileride hemen devreye girerek kendi Aleviliğini oluşturmaya çalıştılar. Menfaatçıların iştahını kabartacak maaşlı dedeler, Siyasi Alevi kurumlarını oluşturdular ve para zoruyla Aleviliği asimile etmenin yolu açılmış oldu.
Görülen odur ki mevki, makam, para pul için yani geleceklerini garanti altına almak ve Devletin Alevisi olmakta yarış başlamıştır. Allah islah etsin.
Sonuç itibariyle AABF-Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’n ve Türkiyede’ki yapay Alevi oluşumların derdi, din veya inanç değil menfaat olduğu aşikardır.
Bu yanlışlık 1970’lerde de yapıldı ve 1980’li yıllarda takriben 12 Fraksiyon Hollanda’da toplanarak Alevilere yaptıkları haksızlık ötürü Alevi halkından özür diledirler. Bundan eminim ki bugünkü zihniyette aynı hatayı tekrarladıkları için onlar da elbet birgün Alevi halkından özür dileyeceklerdir.
Dolayısıyla bugünkü AABF’nin ve Türkiye’deki yapay Alevi oluşumlarının inanç tariflerine bakıldığı zaman tamamen bir iki yüzlülük yaşanmaktadır. Yukarda belirttiğimiz gibi bunun tek amacı Dünya malı, parası ve puludur.
Menfaat için Alevi inancının değerlerini tarumar edenlere soruyoruz...
Iki günlük Dünya hayatınızda para pul için insanların manevi değerlerini tarumar etmek, tutundukları dalı kesmek, balık misali susuz bırakmakmaya değer mi???
Aşk ile, ikrarına bağlı yolunu sürenlerin demine Huu…
Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=
Seyyid Hakkı, Sosyal medya takip hesaplarımız…
YouTube, Hakk Dergahı TV-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62
Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241
Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519
WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı Azak; https://www.alevilikte-inanc.de/
Facebook, Seyyid Hakkı Azak özel sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=61570018628168